Bir yıldız topluluğunun doğuşu, köyümüzün hava durmunu nasıl etkiler hala hiç aklım almıyor ama ülkerin doğuşu sırasında olan fırtınalarla ilgili birkaç hatıramı paylaşacağım.
Mayısın son on gününde ekinleri, başakları vuran bir fırtına olur. Aylardan mayıs değilmiş gibi hava kararır, buz keser ve bahar ortasında kışı yaşatır. Tarih boyunca, ailesini ve malını korumak isteyen insan, yılın belli günlerinde tekrar eden fırtınaları aklının bir köşesine yazmış ve kaydetmiştir. Ola ki, diğer fırtına zamanında hazırlıklı olsun, ansızın yakalanmasın.
Yine ülker fırtınasına rastlayan günlerde, otlatmak için, babam sürüyü sabahtan kıra çıkarmıştı. Koyun bu, sadece ot yiyeyim başaklara bulaşmayım diyecek hali yok ya, babam sürüyü güderken, meranın yakınında bulunan ekine koyunlar kaçmış. Olacak işte, havanın da bozacağı tutmuş ve ekine kaçan koyunlar, buğday ambarına düşmüş sırçan gibi, o kadar çok yemişler ki hepsinin karnı şişmiş. Normalde sabahleyin yayılımını bitiren koyunlar, öğlene doğru su içmek için hergün geldikleri yoldan kuyuya yönelirler. Ama o kadar çok başak ve ot yiyip şiştikten sonra birde üzerine su içip patlamasınlar diye babam kuyuya yönelen koyunların önünü kesmiş. Su içmek için kuyunun yolunu tutan bir sürü hayvan nasıl engel olacaksın ki. korkut ürküt nereye kadar. Koyunlara feragat getiremeyen babam, yardım etmesi için köye anneme haber etti ve bir kaç köylüyle birlikte annem üzerine sumat alıp babamın yanına gitti. Ne kadar zahmetli zor birgün, koyun ekine kaçmış hava fırtınaya dönmüştü. Soğuk hava olduğu için koyun olduğu yere kürnedi kürnemesine ama, akşama kadar kuyuya gelmesin diye başında beklemişlerdi. Koyunda da bir zaman kavramı olacak ki, sulama vakti geçip yayılımvakti gelince, tekrar otlamak için kırın yolun tutar. İlginçtir arada su içme adımını atladasada, yayılım zamanı gelince doğru meraya yönelir. Koyun meraya yöneldikten sonra rahatlayan annem artık eve dönmüştü.
Dönmüştü dönmesine ama kadar çok ıslanmıştı ki, sırtındaki sumatı sıksan bir leğen su çıkardı. Köy evi işte evde de ne kapı var ne baca, sadece soğuk havalarda kapıya kilim tutulurdu. İşin enteresanı evde soba da yoktu. Nedense köye soba gitmezdi. Nisan ayında merkezdeki evin sobası yunur ve kaldırılırdı. Aslında fakirliğin gözü kör olsun soba moba ne arayacaktı. Bir sobaydı elde olan oda kışın kullanılırdı. Artık bundan mıdır bilmem soba götürmezdik. Bu nedenle ülker fırtıları çok zor geçirirdik.
Diğer bir ülker fırtınası hatıram ise çocuklarımın küçük olduğu zamana rastlar. Köye sağancı olarak göçtüğüm sırada hava döndü üç gün buz gibi soğuk olmuştu. Hava soğuk olmasına soğuk ama eve su lazımdı. Bende, akşam ezeni (ezanı) vakti, kuyudan su getirmeye gitmiştim. Ev tek göz, kapı derme çatma. Üşümümesinler diye çocukları tülüye sarmıştım. Ben gelene kadar o kadar çok üşümüşlerki kızım "kuzineyi niye getirmediin, kuzineyi niye getirmediin." diye çok ağlamıştı. Neden bir kuzineyi de köye götürmediysem, işte vazgeçilmeyen ve sorgulanmayan alışkanlıklar.
EĞELİM BÜKELİM AYFER
Akşam ezeni:Akşam ezanın okunduğu vakit, eskiden saat yaygın olmadığı için insanların vakti belirlemede kullandığı yöntem
Gığ: Ufak koyun gübresi, saçgı tipidir, tutuşturmada kullanılır.
Güğüm: İbriğin büyüğü metal su kabı
Güğüm: İbriğin büyüğü metal su kabı
Gütmek: Koyunu merada otlatmak
Kıra çıkarmak: Yerel şived edoğru söylenişi "Gıra çıkarmak" olan koyunları merada otlatma işlemi
Kilim: Renkli yün iplerden ,ilmeksiz olarak, dokunan ince halı
Kuzine: Soba. Fırın ve yakacak malzemenin yakıldığı kısmı olmak üzere iki bölümden oluşur. Metal silindirik kovasına yakılacak malzemeler (kerme, gığ, yavşan, ölemez) doldurulur ve kuzineye yerleştirildikten sonra tutuşturulur. Fırın kısmında özellikle kış aylarında patates ve patlıcan közlenir, üzerinde güğümlerle su ısıtılır ve kestane patlatılır.
Kürnemek: Koyunların çok soğuk ve sıcak havalarda birbirine sokularak toplanması. Koyunlar kürnediğinde yayılmaz.
Sumat: ince beyaz yünden dokunan nakışsız dokuma bez
Sırçan: Küçük fare
Tülü: Yumuşak olması için kaba ve uzun ilmekli olan dikdörtgen şeklide elde dokunan, tüylü ve küçün halı. Elde dokunan halıya göre renksizdir. Keçiden koyundan kırkılan yünler eğrildikten sonra boyama yapılmadan dokunur.
Yayılım: Koyunun otlatılması
Yumak: Yıkama işlemi. Yunma: Kendi kendini yıkama Yuma: Birşeyi yıkama
No comments:
Post a Comment