Sunday, July 1, 2018

SİYİR 3-BAHA

SİYİR 3-BAHA

- Tak tak tak, Ayşaba nöörün gıı, Selam alikum
- Alikum selam Zilbiye buyur gir
- Anam taa mı yatırsınız nedii hemen açmassınız gapıyı
- Işte gakdık (kalktık) toplandık anca, bişşiler yiyecez çay hazır gel sende iç
Zilbiye ayşabanın taaaa emmisinin gızıydı, bin yılda bir şaşıp düşüp gelir, bismillah daha girer girmez hoşbulduk yerine pat küt aklına ilk geleni salıverir, evde er erkek yoksa gider dipsedire boylu boyunca yatardı. Amma evde bir iki el gün varsa, usturuplu (düzgün) konuşur, gözüynen kaşıynan laf sokmaya devam ederdi.
- Nörün Zilbiye ne var ne yok
- İyiz Ayşaba sen nörün, gızıda verdin, hem hayırlı olsun diyim hem de yapılacak varsa ucundan dutayım (tutayım) dii geldim.
- Sağol Zilbiye Allaha şükür hallettik, al buyur çayını iç
- Anam çayı irken mi açdınız hamsı hamsı olmuş
- Güssüm gızım kapat çayı azdaa (az daha) demlensin
- Olmaz gari ya hadi neyse
Konuşulan koşulacak olanda bu kadardı. Sinek bile uçarken iki dakka uğrasa, odanın şu köşesine gittim, çiçekliğe kondum, guşurguya uçtum diye Zilbiyeden daha çok laf anlatırdı.

Zilbiye köşede yata dursun, Ayşabayla güssüm işe koyuldular (işe başladılar). Şafak yıldızıyla birlikte kalkıp ayşenede bir zini baklava açıp pişirmiş ve oğlan evine baha akşamı gidecek olan bohçayı hazırlmışlardı. Dışı kızmızı içi beyaz çift katlı bohçanın içine nişanlıya çorap, havlu, don, göynek (gömlek), mendil tespih koydular sardılar sarmaladılar, üzerine grap (ince tül) atıp yüklüğün üstüne koydular.
Her iş sahahtan bitmişti, akşama yıl vardı, Zilbiyenin gıdım gıdım (az az) sohbetide saatleri devirirdi ya neyse Güssüm işlemesini aldı Ayşabada çorabını örmeye koyuldu. Zilbiye “Ha şuraya gadar gelmişken, Miirem (Meryem) abaya uğrayım, iki alacaam bir vereceem vardı, gelirim akşam üstü” diyip kalkıp gitti.

Baha akşamı olmuş dünürcüler gelmeye başlamıştı. Küçücük odaya kaç kişi sığar, Fadime, kocası Salim, Fadimenin eltisi, gaynı,ıvırı zıvırı, bu taraftan Ayşabanın Ağası, karısı Zala filan derken kapının ucunda Ayşabaya kalmıştı. Ortada iki karış yer, zıplar mısın hoplar mısın artık bilinmez. Biraz ayağını uzatacak ya da bir taraftan öbür taraf dönecek olsan yanındakini ezmeden elini kolunu oynatman mümkün değildi. Erkekler sıra sıra “daş gibi” oturuyordu. Odanın iki duvarına karşılıklı olarak oturan kadınlar da bir oyana bir bu yana döne ağa “Amanıın aman aman, ayağım uyuşmuş hele” diyip ayaklarını ova ova kaçan kızlardan, gizli yarenlerden, ottan, çöpten konuşuyorlardı. Ayşaba bir yandan “Hıı, öyle, essah” diyip dedikoduya katılıyor, biryandan da “ha ağam alaydı şu kızı ne vardı” diyip kendine kendine esefleniyordu ama goca Allahın takdiri işte boyun eğmek lazımdı. Gerçi şu Körasımlıda fukara ama iyi sayılırdı. Kızına sahip çıkarlar, ona bir yuva kurarlardı. Ee birde yılların omuzuna yüklediği Güssüm yükü gari üstünden giderdi. Hem dul olup hem evde bekar kızın olması hiç olacak iş değildi. Kapısına yatlı yaramaz gelen olur hangibirini dehleyip kovalayacak. Elalemin çeyrek gözü dört kulağı bunların üzerinde, ha bişi oldu ha olacak diye bekleşip dururlardı. Kızı ele dile düşürmeden onca yıl yok gibi, ölü gibi boşuna mı yaşamıştı. Ee şükür başını bağlıyordu ya Ayşabadan bahtiyarı yoktu.
Damat ne dünürcülükte vardı ne de bahaya gelmişti. İn mi cin mi neye benzediğini anasından babasından, birde Allahtan başka kimse bilmiyordu. Ağa sormuş soruşturmuş kelle gulak düzgünmüş. Azıcık kekemelik biraz kulağının ağır işitmesi varmış ama o kadar olurmuş. Kim kaybetmişte erkek güzelini Güssüm bulsunmuş. Zaten erkeğin yakışıklısı değil ahlaklı, evine sahip çıkanı önemliymiş. Öyleymiş böylemiş ağa o kadar beğenmişse kendisine alsaymış derken söz kesildi. Artık Güssüm akı dışından karası içine sarılıp gelin edilecekti.
Salimle Fadime, elinden baha parasıyla birlikte Baha yatırmaya gelmişledi. Salim eve girince pencerenin önündeki minderin altına grap içine sarılmış parayı sessizce koydu. Bu, bahadan hariç, kız evi kendi ihtiyaçlarını görsün diye verilirdi. Ağa Salimin para koyduğunu gördü, önce alayım mı diye düşündü sonra, bahadan alırım dedi ve yeltenmedi.
Biraz hoşbeş edip kahveleri içtikten sonra başladılar para konuşmaya. Salim açtı lafı
-Bekir Ağa biz 50 lira verelim diye düşünüyoz. Zati şimdi kızların piyaseside (piyasa, gideri) bu, siz ne dirsinin?
-Doru dedinde bizim kızımızın yaşı güccük (küçük) amma hem becerikli, hemde ehildir, Gittiği yere garılır gatışır (gittiği yeri benimser) garınızla (kar) yağar buzunuzla donar. Sen en iyisi azıcık daha çık şunu 60 lira yap bari
Bekir ağanın ağzından çıkanları duyanda şaşakalır. Nerde kalmıştı güssümün iş bilmezliği safdirikliği, iş baha kesmeye gelince Güssüm altın olmuştu.

-Ağa eyide biz daha evin üstünü kapatcaz, ağaç filan alacaz, azıcık bize golaylık sağla hem düğün altından zor kalkarız
- Sende ne bazarlık yaptın Salimağa eyi bari 50'nin üstüne 5 lira daha atda olsun bitsin gari.
-Eyi baalım (bakalım) ağa 55 liraya kesişelim
-Çingene işi oldu ama hadi baam (bakalım) tamam hayırlı olsun
Baha konuşulduktan sonra sıra gelmişti düğünün irili ufaklı ayrıntılarını konuşmaya. Toru topu Güssüme verilen bir çift taban halısı, yüz okka yaz yünü yüz okka güz yünüydü.

 Alınacak satılacak konuşuldu, kahveler içildi, işin tamama ermesi için dua edildi ve biraz daha ordan burdan sohbet edip sıkış tıkış oturdukları odandan tek sıra halinde çıkıp gittiler.  

No comments:

Post a Comment