Eskiden yaylacılık için mart nisan gibi köye göçerdik. İlçedeki evi ve sergilerini (halı, kilim, kebe) toplar, yaz evine sermek için götürürdük. Yaklaşık yedi ay kalacağımız ev (Nisandan Ekime kadar) ya bir samanlık olurdu ya da koyunların yattığı çardağın bir köşesi. Köye göçtüğümüz ilk gün, kalacağımız yer çamur yapılır ve cılalanırdı. Cıla ve temizlik tamamlanınca yataklarımızı üst üste koyarak "yük" yapardık ve yüzünü "sumatla" kapatırdık. Yük önüne,oturmak için, kilim serip yastık dayardık. Mutfak eşyası olarak da temizlenen köşeye, ıprık (ibrik), güğüm, gaz ocağı konurdu.
Samanlığı temizleyip bir eve benzetince annem "Yaz gelince yazı yaban yurt olur, ak sürüye kara koyun kurt olur." derdi. O zaman küçük bir köşenin bizim için eve benzediği bir andır.
Evin genel büyükişleri tamamlandıktan sonra, gaz ocağına ek olarak dışarda da yemek pişirebilmekiçin "mantuz" yapardık.
Yaz evinin en önemli malzemesi olan mantuzun yapılışı da şöyledir: Alt kısma bir teneke kapak konur ve bu kapak üzerine samanla karıştırılmış koyu bir çamurla, oval bir şekilde duvar örülürdü. Daha sonra orta kısmında duvarlar üzerine 3 delik açardık ve dış yüzünü cılalardık. Kuruduktan sonra içine kerme, saçgı koyup ateşi yakardık ve üstüne guşhane ya da çencire koyup yemeğimizi yapardık. Yemekten sonra çaymızıda aynı kor ateşte demlerdik, yani ateş sönene kadar ne kadar su ısınacaksa ısıtırdık.
Daha sonra asirileştiğimiz için mantuzumuzu tamamen tenekeden yapmaya başladık. Teneke mantuzun yapılışı da şöyleydi: Yaklaşık 20 lt'lik tenekenin üst kapağı tamamen çıkarılır ve daha sonra ızgara görevi görmesi için üzerine çiviyle bir sürü delik açılır. Daha sonra teneke gövdesinin, ortasına gelecek şekilde, köşelerinden 4 tane delik açılır ve çiviyle delinen kapak bu kısma kadar itilir. Kapağın sabit durması için, açılan köşe delikleriyle kapak deliklerinden tel geçirilerek kapak gövdeye sabitlenir. Teneke gövdesinin alt kısmına da, ateşi körüklemesi için bir kapı açardık. Daha sonra içine yakacak ve tutturacak (yavşan, ölemez, yalankı) konularak yakılır ve yemek pişirilirdi.
En önemli işlerden biri olan mantuzu yaptıktan sonra, gündüz sağılan sütle akşama çökertme, sütlü ya da bulama gibi yemekler yapılırdı. Yemek dediysem, çorbası tatlısı olan tam teşekküllü bir sofradan bahsetmiyorum. Elde avuçta olanla yapılan, mutevazı ama lezzetli ve tek çeşit bir yiyeceğin bulunduğu bir sofraydı bizimkisi.
Çardağa koyun kuzu alınır, tavuklar kümese kapatılır, köpekler yallanır, eşekler bağlanır ve sonra akşam yemeği yenir. Ertesi gün yine aynı koşturmaca devam edeceği için hemen yatılırdı. Artık uyu uyuyabilirsen yedi ay boyunca aynı tempo!
EĞELİM BÜKELİM AYFER
Ağız sütü: Koyunun kuzuladıktan sonraki ilk sütü, yoğun kıvamlı olur
Asirileşme: Asrileşme,modern olma, devre ayak uydurup devrin yeni malzemelerini kullanma
Bulama: Soğuk süt yumurta ile çırpılır ve yavaşça karıştırarak pişirilir. Ağız sütü kıvamında olur
Cıla: Kis toprakla, beyaz kumun karışımıyla yapılan sıva tipi
Cıla yapmak: Çamurdan sonra leğene karılan cılanın, bir bezle duvara sürme işlemi
Çencire: Büyük tencere
Çamur yapmak: Duvarda bulunan yıkık yerleri, saman ve sağ toprak (çamur için kullanılan toprak) karışımından yapılan çamur ile kapatma işlemi
Çökertme: Pişirilen süte yufka basılır
Kerme: Koyun gübresi
Saçgı: Tutuşturmaya yarayan ufak tefek çerçöp,saman, gığ.
Gığ: Ufak koyun gübresi, saçgı tipidir, tutuşturmada kullanılır.
Guşhane: Ufak tencere
Güğüm: İbriğin büyüğü metal su kabı
Kis toprak: Cıla toprağı olarak kullanılan verimsiz toprak
Senit: Ekmek yapılan düz ahşap plaka
Sumat: ince beyaz yünden dokunan nakışsız dokuma bez
Sütlü: Sütlaç
Tekne: Hamur yoğurulan ahşap leğen
Tutturacak: Yavşan, ölemez, yalankı gibi tutuşturmaya yarayan kurumuş bitkiler
Yük: Yatak, ve yorganların üst üstü serilmesiyle oluşturulan kübik yığın.
Yallamak: Köpeğe yemeğini vermek
No comments:
Post a Comment